YAZAR : Sezai Karakoç KATEGORİ : DÜŞÜNCE YAYINCI : Diriliş Yayınları
Bu kitap, 1983 yılında Günlük Diriliş Gazetesi'nde yayınlanmış düşünce konulu yazılardan oluşmuştur. (Tanıtım Bülteninden)
YAZAR : Oğuz Atay KATEGORİ : EDEBİYAT YAYINCI : İletişim Yayınları
Oğuz Atay'ın hikayeleri, gündelik hayatı kavrayış derinliği, anlatım zenginliği ve okurunu alıp götürmedeki enerjileri bakımından romanlarından geri kalmıyor. Kitaba adını veren hikayenin "korkuyu beklerken" kendini evine hapseden kahramanı, Atay'ın edebiyat güzergahındaki farklılığın en büyük kanıtlarından. Yazarın bu kitaptaki ilk hikayeyle var ettiği "beyaz mantolu adam" da öyle. Tavanaralarına saklanan eşyadan, gazetelerin dert köşelerine gönderilen mektuplara kadar "Türkiye'nin ruhu"nu hep aynı maharetle kavrıyor Oğuz Atay.
YAZAR : Halide Edip Adıvar KATEGORİ : EDEBİYAT YAYINCI : Can Yayınları
Can Yayınları, büyük yazar, düşünür ve tarihsel kişiliği ile Türk kadınına önderlik etmiş eylem kadını Halide Edib Adıvar’ın bütün yapıtlarını yeniden, özenli bir biçimde yayınlamaya başlıyor. Adıvar’ın bugüne kadar defalarca basılmış, milyonlarca okur tarafından okunmuş ve güncelliğini hiç yitirmemiş romanı Sinekli Bakkal, Türk romanı içerisinde özel bir yere sahip. "Roman," dendiğinde aklımıza helen ilk kitaplardan biri olan bu yapıtı Selim İleri’nin yazdığı sonsöz eşliğinde sunuyoruz. Defalarca basılmış, kuşaklardan kuşaklara ulaşabilmiş Sinekli Bakkal, II. Abdülhamid dönemini bir geçmiş zaman dekoru önünde yansıtarak, eskiden yeniye devralınması gereken kültür, sanat ve töre değerleri üzerinde durur. Bir anlamda, yazar ve eseri, tarihi süreklilik arayışı içerisindedirler.
YAZAR : Melek Çe KATEGORİ : ÇOCUK YAYINCI : UĞURBÖCEĞİ YAYINLARI
Melek Çe’nin kaleminden birbirinden güzel hikaye ve maceralı roman seti: 5 Batı Klasiği, Badem Operasyonu, Gizli Deney, Acıbadem Operasyonu.
YAZAR : Atilla Dorsay KATEGORİ : KÜLTÜR YAYINCI : Remzi
Atillâ Dorsay, Türk sinemasının 100. yılı kutlamalarına bu kitabıyla katılıyor. Başlangıçtan beri yapılmış tüm önemli filmleri bulabildiği ölçüde izleyerek, klasikleri yeniden gün ışığına çıkararak, yakın tarihli filmlere günümüzden bir bakış getirerek..Bu sinemaya olan ortak sevgimizi olabildiğince nesnellikle yoğuruyor, önemli üçleme ve ikilemeleri hatırlatıyor, sadece 100 film seçmenin zorluğuna karşın herkesin ve her filmin hakkını vermeye çalışıyor. Bu arada popüler sinemayı da hiç küçümsemiyor. Başarıp başaramadığı, siz sinemasever okurların takdiri olacak. (Tanıtım Bülteninden)
Bu kitap, Haftalık Diriliş Dergisi'nde 17 Ekim 1988'den 27 Mart 1989'a kadar yayınlanan bir seri yazıdan oluşmuştur
YAZAR : Fatih Erdoğan KATEGORİ : ÇOCUK YAYINCI : Mavibulut Yayıncılık
Bulut ve arkadaşları pazar yerinde kitap satmaya çalışan iki arkadaşlarına destek olmaya karar verirler. Fakat aşağı mahalledeki çocuklar da pazarın en iyi köşesinde kitap satmak isterler ve bunun için aralarında sıkı bir rekabet başlar. Ancak Bulut, bu rekabetin adil olmadığından şüphelenmektedir. Şüphelerinde de haklı çıkan Bulut, bir anda kendini korsan kitap çetesinin izini sürerken bulacak ve nefes kesen bir macera başlayacaktır. İyi okumalar…
YAZAR : Sibel Eraslan KATEGORİ : DİN YAYINCI : Timaş Yayınları
Meryem‘in açık alnı kandildir. Meryem‘in açık alnı ufuktur. Her seher güneş oradan yükselir ve her gecenin içine güneş o çizgiden batarak yürür. Meryem‘in açık alnı haritadır. O, yol gösterir, işaret eder, el sallar, uğurlar, dua eder hepimize. Kadim günlerden bilinmez yarınlara ilerleyen zaman gemisinin, yolunu rotasını çizdiği ışıklı fener, onun alnında yanar... Meryem, deniz feneridir... Meryem‘in açık alnı kapısızdır. Secdeler o pak alnı öpmek için birbiriyle yarışır. Meryem, annedir. Allah‘ın Kelimesi‘ne annelik etmek üzere seçilendir. Meryem‘in, oğlunu tutan elleri toprağın üzerinde durur. Meryem kuldur! Rabbine yakın olandır. O, Meryem‘dir. Cennet Kadınlarının sultanı Hz.Meryem‘i anlatmak zorlu bir macera. Kadim masallar, hikmetli anlatılar, Eski ve Yeni Ahid‘ler, Mezmurlar, Furkan-ı Şerif Kur‘an-ı Kerim, Davud Peygamber‘den kalma ilahiler, İdris Peygamber‘in kayıp Suhufu, rüya defterleri, burçlar, yıldız haritaları, sabırlı deve hörgüçlerinden çıkan iniltiler, buruşuk yüzlü zeytin tanelerinin anlattığı kıssalar, ikonalar, madalyonlar, ebrular, hat levhalar... Sibel Eraslan hepsinin masasına tek tek oturdu, hiç sözlerini kesmeden her birini dinledi ve aralarından çekip getirdi Meryem Annemizi bugünün okuruna...
YAZAR : Zehra Aygül KATEGORİ : ÇOCUK YAYINCI : UĞURBÖCEĞİ YAYINLARI
Küçük bir çocukken korsanlar tarafından kaçırılıp esir pazarında satılan Yusuf’un hikâyesi, Cingöz Mustafa ve Fıldırdak Necmi’yle birlikte üç arkadaşın ortak kaderi oldu adeta... Mahallenin üç delikanlısı bir anda kendilerini sürpriz ve heyecan dolu olayların içinde buldular. Üç arkadaş, bütün olaylarda cin gibi akıllarını, maharet ve ustalık dolu zekâlarını kullanarak olayları çözmeyi başardılar. Yusuf’u kaçırıp esir pazarında satan Patates Suratlı Korsan’ı yakalama mücadelesi üç arkadaşa zor anlar yaşattı. Yerebatan Sarnıcı’nda saklanmış lahdin içindeki gizemli madalyon onları az kalsın canlarından ediyordu. Rodos’ta yüz yıl önce yaşanmış esrarengiz bir olayı çözmek için adaya gitmeleri hiç de akıl kârı değildi. Padişah için hazırlanmış tılsımlı gömleğin ardı sıra yaşananlar ise onları yerinde tutacak cinsten değildi. Üç arkadaş, bütün olaylarda cin gibi akıllarını, maharet ve ustalık dolu zekâlarını kullanarak olayları çözmeyi başardılar. Ancak yaşadıkları unutulmayacak cinstendi.
YAZAR : Gökhan Duman KATEGORİ : EDEBİYAT YAYINCI : Vadi Yayınları
"Eşim Almanya’ya gidiyorum dediğinde hiç ses etmedim. Adını ilk defa duyuyordum. Yolculuk trenle üç gün sürüyor dediği o an anladım. Demek benden bu kadar uzağa gidiyordu.” "Eşimden bant gelmiş, bütün ev teybin başındayız. Eşim bantta ‘iyisiniz inşallah’ diyor bütün ev ‘iyiyiz iyiyiz’ diyor, ‘köye kar inmiştir’ diyor, herkes ‘indi indi’ diyor. En son anasını, babasını herkesi andı, kalanlara da hasretle selam ederim dedi. İşte o kalan bendim.” "Bazı aileler vardı hani, çok önemsenmezdi. Ama her bayram kapınızı çalar, az oturup giderdi. Biz işte o aileydik.” "18 yıl Essen'de çalıştık ama adres sormadan bir yeri bulamıyorduk. Biz hep şehrin altını gördük, üstünü görmedik ki bilelim." "O zamanlar tek firma vardı, o götürüyordu cenazemizi memlekete. Ama hafta sonu kapalıydı. Biz de ne yapalım, inşallah hafta içi ölürüz diyorduk."