YAZAR : Hece Dergisi KATEGORİ : DÜŞÜNCE YAYINCI : Hece Yayınları
Hece Dergisi Özel Dosya
YAZAR : İhsan Fazlıoğlu KATEGORİ : DÜŞÜNCE YAYINCI : Papersense
İnsan tabiata doğar, hayatı ise kurar. Hayat hafızayla, geçmişle, tarihle hayat bulur. Tarihi bilmeyen insan, geçmişi bilmeyen insan demek değildir; geleceği bilmeyen, hayatı ön-göremeyen insan demektir. 1000 yıldır bu topraklarda tarih yazmış Türkler, ancak tarihi tecrübelerine mensubiyet; inşa ettikleri medeniyete aidiyet duymakla dik durabildiler. İşte bu deneme Türk kimliğini teşrihe çalışıyor. İnsan olmaklığı en temel varoluş tarzı olarak benimseyen, bu yüzden de sırtlanların arasında yalnız kalmış ama dik duruşunu, yürüyüşünü, kısaca kendiliğini koruyarak yeni bir hayatı teklif ve temsil etmeye çalışan Türk’e, bu gayreti kemale taşıyacak ilkeleri ve hedefleri işaret eden yazılardan oluşuyor. Yazar Hakkında:1966 yılında Ankara’da doğan İhsan Fazlıoğlu, İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. Daha sonra Ürdün Üniversitesi’nde ve Arap Bilim Tarihi Enstitüsü’nde bilim ve matematik tarihi üzerine çalışmalar yaptı. Yüksek Lisansını İ.Ü Bilim Tarihi Bölümü’nde ve doktorasını İ.Ü Felsefe Bölümü’nde tamamladı. Oklahoma Üniversitesi’nde araştırmalar yaptı ve McGill Üniversitesi İslam Araştırmaları Enstitüsü’nde misafir öğretim üyesi olarak bulundu. Halen İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesidir.Fazlıoğlu, felsefe-bilim tarihi ile matematik tarihi ve felsefesi üzerine yoğunlaşmakta, özellikle bu yapıların İslam-Anadolu Selçuklu-Osmanlı-Türk medeniyet tarihi içerisindeki gelişmelerini yazma kaynaklara dayanarak incelemekte ve yayınlar yapmaktadır.
YAZAR : Teoman Durali KATEGORİ : DÜŞÜNCE YAYINCI : Dergâh Yayınları
Bu çalışmanın esasını Kant’ın başyapıtı "Salt Aklın Eleştirisi"ni irdelemek oluşturuyor. Prof. Duralı eserinde Kant’ın hayatını ve felsefesini inceleyip yorumlarken; büyük filozofun "çığır açıcı paradigmasını" ortaya koyuyor. "Kant’ın inşâa etmiş olduğu muazzam felsefe yapısı (sistemi), yeni bir çığırın pınarıdır... İdeolojik yansımaysa bağrında, İngiliz kültürü ile felsefesi çıkışlı hâkim Çağdaş küreselleş/tiril/en İngiliz-Yahudîninkine seçenek oluşturacak medeniyet tasarısını taşıyacaktır."
YAZAR : Ahmet Yaşar Ocak KATEGORİ : DÜŞÜNCE YAYINCI : İletişim Yayınları
Ahmet Yaşar Ocak’ın bu incelemesi, onun "kitabi"-" ortodoks" İslamiyet dışındaki Müslümanlık anlayışları ve pratikleri hakkındaki araştırma zincirinin önemli halkalarından birini oluşturuyor. Türkler, Türkiye ve İslam ve Türk Sufiliğine Bakışlar’dan bildiğimiz kuramsal bakışı ayrıntıya indiren bu usta zanaatkar ürünü çalışma, "Anadolu heterodoksisi" tarihine değerli bir katkı sunuyor. Kitapta, eski Türk inançlarının, şamanizmin, Uzakdoğu ve İran dinlerinin, Hıristiyanlığın, Yahudiliğin putperestliğin İslam öncesi dönemde Türk topluluklarını nasıl etkilediği ve İslam sonrası hangi motifleri miras bıraktığı üzerinde duruluyor. Dönemler ve dinler boyunca hayat eden kültlere, doğaüstü inanışlara, sağaltma ritüellerine, "hayır" ve "şer" alametlerine vb. dikkat çekiliyor. Sözkonusu motiflerin ve tarihsel mirasın izi, önemli Bektaşi menakıbnameleri boyunca sürülüyor: Hacı Bektaş-ı Veli, Hacım Sultan, Abdal Musa, Kaygusuz Baba, Seyyid Ali Sultan, Sultan Şecaüddin, Osman Baba menakıbnameleri ve Babai hareketinin Menakıbname-i Kudsiye’si... Din tarihine sosyal tarihçilik perspektifiyle bakan Ahmet Yaşar Ocak, dinsel külltürleri tarihsel ve toplumsal arkaplanları ve karmaşık etkileşimleri içinde tahlil ederek, bu ülkeyi anlamak açısından vazgeçilmez bir pencere açıyor.
YAZAR : İsmail Kara KATEGORİ : DÜŞÜNCE YAYINCI : Dergâh Yayınları
Bir makaleyi aramak, bir kitabın izini sürmek bir meselenin peşinde olmaktır aslında. Yazar adı belirtilmeden Mısır'da, İttihatçı çevrelerin neşrettiği Ulema-yı Din-i İslâma Davet-i Şer'iye risâlesinin peşinde olmamız da bu yüzden. Vasıfsız bir özeti vardı kitaplarda? Peki ya kendisi? Yola yani aramaya koyulduk. Özege merhumun kataloğunda iki baskısının künyesine işaret ediliyordu ama İstanbul kütüphanelerinde varlığına tesadüf edilemedi, Ankara Milli Kütüphane'den de menfi cevap geldi. Bu ilk işaretlerin açıkça ortaya koyduğu şey, risâleye ulaşmanın zor olduğu idi. İttihat ve Terakki üzerinde çalışan tanıdıklarımızın kütüphanelerinden de sadra şifa haberler gelmedi. Velhasıl suskunluk koyulaşıyordu. Kadere rıza verdik. Aramak -ki hiç nihayete ermez- rızaya mâni değil ya! Nitekim rıza da her şeyde ve her seviyede tekrar aranabilecek bir şey değil mi? İlk defa Kuşeyrî Risâlesinde okuduğumuz, ardından vird-i zebanımız olan aramakla bulunmaz ve fakat bulanlar ancak arayanlardır kelâm-ı kibârı böyle bir zamanda hatırlanmaz mı? Toputopu 16 sayfalık bir risâle, kimbilir hangi umulmadık zamanda, nerede, nasıl, ne türden naz u niyazlarla karşımıza çıkıp tebessüm edecekti?..
YAZAR : Orhan Bursalı KATEGORİ : DÜŞÜNCE YAYINCI : Kırmızı Kedi Yayınları
"Bilim gazeteciliği” denilince ülkemizde akla ilk gelen isim olan Orhan Bursalı, 2015 Nobel Kimya Ödülü’ne değer görülen Aziz Sancar’ın yaşamını ve çalışmalarını anlatıyor. Mardin’in Savur ilçesinden Stockholm’deki Nobel törenine uzanan müthiş bir başarı öyküsü yer alıyor elinizdeki kitapta. Laboratuvarlarda geçen bir ömrün ve bilim dünyasını sarsan keşiflerin yanı sıra Aziz Sancar’ın özel dünyasına çok yakından bakıyor, bu büyük bilim insanının tutkularına tanıklık ediyorsunuz. Aziz Sancar ve Nobel’in Öyküsü, futbol tutkusundan kanser tedavisinde açtığı yeni kapılara, altı şişe birayla eve kapanmasından en çok etkilendiği Nobel tebrikine, ailesinden çalışma arkadaşlarına kadar, Nobelli bir bilim insanının dört dörtlük portresini sunuyor. "Nobel almak güzel ama ondan da güzel şey Nobel’i almaya giden yol ve yapılan keşiflerdir.” - Aziz Sancar
YAZAR : Nuri Pakdil KATEGORİ : DÜŞÜNCE YAYINCI : Edebiyat Dergisi
"Dostluk, karşılıklı birbirine bakmak değil, aynı yöne birlikte bakmaktır” der Exupéry. Yapayalnız dolaşıyor bu çağın insanı. Çünkü birlikte yürüyecek kadar güvenmiyor kimse birbirine. İnsanları birbirine sevdirmek gerekiyor öncelikle, bunun için. Resmî öğreti önce güveni sarstı Türk ulusunda. Böylece eylemsizliğe itti onu. Nasıl birlikte yürünür güven olmadan? Herkes kendi dışında birinden gelen şeylere karşı bir güvensizliğe itilmiş ki konuşmalarda karşılıklı sözlerin birbiriyle ilintili olduğu görülmüyor dense çok olmaz sanırım. Kişiler devletten gelene karşı da kuşkulu, kişilerden gelene karşı da. Ama, ne gelirse gelsin. Her şeye karşı. Güven olmazsa dostluk olur mu? Dostluk olmazsa bağlanma olur mu? Bağlanma olmazsa eylem olur mu? Tarihte örnekleri var; bakalım tüm devrimlere, eylemlere: hangi temel değerlere, yöntemlere yaslanıyor? Nuri Pakdil’in "Fethi Gemuhluoğlu’nun Büyük anısına” yazdığı ‘Bağlanma’ kitabı bir de bu yaklaşımla okunmalı. - Ömer Doğru
YAZAR : İoanna Kuçuradi KATEGORİ : DÜŞÜNCE YAYINCI : İş Bankası Kültür
Bu kitap iki tür yazıdan oluşuyor. Bir kısım yazılar Kant'ın bazı kavramları ile düşünceleri üzerine yoğunlaşıyor, yaygın anlama biçimleriyle hesaplaşıyor veya onlara yeni bir ışık tutuyor ve Kant'ın bu düşücelerinin yaşamımız için önemi konusunda çıkan sonuçlara işaret ediyor. Bir kısım yazılar da, Kant'ın bu kavramlara dayanan barış anlayışının gerçekleştirilebilirliğinin siyasal koşulları -örneğin Volkerbund dediği kuruluş- üzerindeki düşüncelerini inceliyor. Birleşmiş Milletlerin dünya barışını sağlaması şöyle dursun, savaşları önleyememesinin bunca tartışıldığı günümüzde, Kant'ın bu konudaki söyledikleri bizlere düşünme malzemesi sağlıyor.
YAZAR : Daryush Shayegan KATEGORİ : DÜŞÜNCE YAYINCI : Ağaç Kitabevi Yayınları
Batılılaşma, pek çok kez söylediğimiz gibi, Batı uygarlığının gerçek niteliğinden habersiz olmaktır. Bu bilgisizlik, durumun dış yüzünü özüyle karıştırmamıza, Batı uygarlığının görünümlerini onun teknolojik ürünlerinin şaşırtıcı kullanışlılığıyla sınırlamamıza ve bu ilerlemenin ardında cereyan eden düşünceden gafil olmamıza neden olmaktadır. Bu gaflet ve bu uygarlığın itici düşüncesini o düşüncenin pratiğinden ayırt etmemek, bizim deneyimimizin sadece uygulamalı bilimlerin kullanımı çerçevesinde gerçekleşmesine ve söz konusu bilimlerin kaynağına yol bulamayışımıza neden olmaktadır. Bu müthiş çarkı döndüren kaynakla irtibat kurmamız mümkün değildir. Çünkü onun ortaya çıkışına yol açan değişimde bizim payımız yoktur. Biz onunla karşılaştığımızda bu büyük çark çoktan harekete geçmiş ve bizi de dişlilerinin arasına almıştı. Batı düşüncesinin itici kaynağına yol bulamayış hayranlığa yol açar, bu hayranlık da zihinsel felce. Zihinsel felç de yaratıcı güçlerimizi her alanda durdurarak düşünce yolumuzu tıkar. Bu düşünce çıkmazı, düşüncenin muhtemelen kendisine açık olan iki yolda da, yani Batı düşüncesinin itici gücü ve ulusal hatıranın kaynağıyla bağlantı yolunda seyretmesine izin vermez. Batı düşünce dairesine yol bulmaktaki aczimiz, ulusal hatıramıza sırt çevirmemiz ve o mirasa yabancılaşmamız, kelimenin tam anlamıyla ne İsaya ne de Musaya yaranmamamıza yol açar.
I. Bölüm: Kavramsal Çerçeve II. Bölüm: Batı Medeniyetinin Toplumsal Kurgusu III. Bölüm: Batı Medeniyeti Ve Hayat IV. Bölüm: Soruşturma V. Bölüm: Kaynakça