YAZAR : Sezai Karakoç KATEGORİ : EDEBİYAT YAYINCI : Diriliş Yayınları
Bu kitabı oluşturan yazılar, 24 Ekim 1988-15 Ekim 1990 tarihleri arasında, Haftalık Diriliş Dergisi'nde yayınlanmıştır.
YAZAR : Bestami Yazgan KATEGORİ : ÇOCUK YAYINCI : Nar çocuk
Bir varmış, bir yokmuş. Geceleri, altında ateş yanan; gündüzleri, üstünde kocaman güneş doğan bir şehir varmış. Bu şehir neredeymiş? Ben diyeyim kızgın tavada, siz deyin Çukurova’da. Belki şu Kafdağı’nda, belki masal çağında... ... Akşama kadar arı duru bir masal yağmuru başlamış. Akşam olup yağmur dinince de evlerin penceresine konmuş yağmur kuşları. Bazen bülbül, bazen kanarya, bazen de güvercin olup masal anlatmışlar. Masal bitince de tatlı mı tatlı bir rüya yağmuru başlamış. Bu durum, kırk gün kırk gece sürmüş. Günlerce gökyüzü yağmurla, evler kuş sesiyle, yastıklar uykuyla dolmuş. Büyük küçük herkes çok mutlu olmuş... Kanaryanın Masalı Her eksiği sevgi, dostluk tamamlar. Hayırlı akşamlar. Kardeşler, ağlamayın; kalbimi dağlamayın. Bir şarkı söyleyeyim size, sevinç dolsun içinize. Sesime doyum olmaz, hiç kötü huyum olmaz. Ne yıldızım ne ayım. Ben sarı kanaryayım. İzniniz olursa eğer, bir masal anlatayım…
YAZAR : Fatma Barbarosoğlu KATEGORİ : EDEBİYAT YAYINCI : Profil Yayınları
Günlerdir; o iki beyaz gömleklinin hikâyesine tanık olan kaç kişiydik, bunu düşündüm. Tanıkların her birinin hikâyesini düşündüm. İçimizden biri bu ölüm çağırmış olabilir mi diye düşündüm. Zühal'e anlatabilseydim, ölüm üzerine düşünmemin, okumamın sebebi Nermin'i çok özlemek ile alakalı değil. İçimdeki boşluk ile alakalı. Ve bu boşluk bir kadından arta kalan boşluk değil. Belki bir kadının doldurması gerekirken doldurmadığı boşluk. Kim kendi hikâyesini tam olarak bilebiliyor ki! Her anlatışımızda değişen bir şey hikâyelerimiz. Değişirken aynı kalan üstelik. Sır da burada gizli ya. Onca değişikliğe rağmen aynı kalan nedir? Yaşlanırken ve yaralanırken korumaya çalıştğımız şey nedir? Karşıma çıkan bütün kadınların sadece benim yükümü azaltmak gibi bir görevi olduğu duygusundan kurtulmam gerekiyor. Kadınlar hayatı düzeltmek isterken çok yaralanıyor. Erkekler fragmanların içinde yaşamak istiyor. Kabataslak bir özet. Fazla katmanlı olmayan. bir hikâyenin bütünlüğü erkeklere fazlasıyla ağır, fazlasıyla sıkıcı geliyor. Makineleri tamir edebilen erkekler, yazık ki hayatı tamir edemiyor. Onun için erkekler hayatı bozma haklarının hiç olmadığını bilerek yaşamalı. Fatba Barbarosoğlu'nun kaleminden bir solukta okuyacağınız Son On Beş Dakika ile kendinize ve sevdiklerinize bir adım daha yaklaşacak, hayatınızdaki renklerin ve seslerin bütünleştiğini fark edeceksiniz.
YAZAR : Özkan Öze KATEGORİ : ÇOCUK YAYINCI : UĞURBÖCEĞİ YAYINLARI
Allah’ın Güzel İsimleri, okul öncesi ve okumaya yeni başlamış 4-8 yaş aralığındaki minik okurlarımız için hazırlandı. Beş kitaptan oluşan dizinin her bir kitabında, bir esma konu edinilmekte ve bu esma, oyun hamuru kıvamında şeker gibi tatlı resimlerle birlikte anlatılmaktadır. Allah'ın Güzel İsimleri 1: VEDUDAllah'ın Güzel İsimleri 2: KUDDÜSAllah'ın Güzel İsimleri 3: SEMİAllah'ın Güzel İsimleri 4: REZZAKAllah'ın Güzel İsimleri 5: BASİR
YAZAR : Ömer Faruk Dönmez KATEGORİ : EDEBİYAT YAYINCI : İz Yayıncılık
Edebiyatımızdaki sohbet geleneğinin bir tür devamı olarak, yazar, üstadının meclislerinde almış olduğu notları, okurlarıyla paylaşıyor. Modern zamanlarda yaşayan bir ârifin; bakış, görüş, duyuş ve anlayış biçimi, farklı kitaplarından tanıdığımız Ömer Faruk Dönmez’in kalemiyle, okuyucunun zihin dünyasına sunuluyor. Yitirdiğimiz hikmetin izinde yapılan bu esrarlı yolculuğun, muhatabın sadece zihninde değil, gönlünde de derin etkiler bırakacağını söylemek gerek.
YAZAR : Cemal Şakar KATEGORİ : EDEBİYAT YAYINCI : İz Yayıncılık
Cemal Şakar Edebiyatın Sırça Kulesi’nde, kutsal, ilham, vahiy, aşk, dil, hakikat, sanat kavramlarından yola çıkarak apaçık bir Müslüman sanatçı manifestosu ortaya koyuyor. Sanatın kökenlerine, dinle olan bağına, giderek sanatın varoluş koşullarına eğilip zevkin ve hazzın peşindeki sanat anlayışına karşın vahyin emrindeki sanat anlayışını temellendiriyor. Kutsal ve dünyevî bağlamında sanat algılarını tartışırken Müslüman sanatçının sanat karşısındaki konumunu ele alıp, Kur’an’ın vaz ettiklerinden sanata bakışın ayrı tutulamayacağını belirtiyor. Şakar tüm yazılarında, vahiyle insan arasına giren modern, hakikati öldüren postmodern dünyayla ve seçkinci/özerk sanat algısıyla hesaplaşmaya giriyor. Sanatçının gerçeklikle ilişkisi bakımından bir dünya görüşüne sahip olması gerektiğini ileri sürerek, saf sanat ve tarafsızlık yargılarına eleştiriler getirirken, her sanat anlayışının arkasında bir inanç sistemi yattığını temellendiriyor. Sonuç olarak yazılar bir bütün olarak Müslüman'ın sanata olan bakışını derinleştirirken yeni tartışmalara da kapı aralıyor.
YAZAR : Ahmet Murat KATEGORİ : EDEBİYAT YAYINCI : ketebe
Yaşadığımız dünyayı "büyüsü bozulan bir dünya” olarak tanımlıyor Ahmet Murat kitaba ismini veren "Kuşlarla Sohbetin Şartları” isimli yazısında. Kitap boyunca da büyüsü bozulan bu dünyanın içerisinde geçmişin, özellikle bir zamanlar sahip olduğumuz zengin tasavvuf kültürünün bugüne yansımalarının izini sürüyor. Dedeleri şeyh olanların şimdiki durumu, halvet ve yeni yalnızlık şekilleri, kandil gecelerinde yaşanan bir çeşit gerginlik, Müslüman saati... Bunlar ve çok daha fazlasını ihtiva eden kitap eski meselelerle yeni karşılaşmaların bir serencamını sunuyor. Ahmet Murat’ın yetkin ve samimi kaleminden çıkan yazılar okuyucuya yepyeni ufuklar açabilecek bir coğrafyanın sınırlarını çiziyor.
YAZAR : Mehmet Harmancı KATEGORİ : KÜLTÜR YAYINCI : Hece Yayınları
Şam'da yürümek, tek başına biteviye.. Arz-ı zemin üzerinde tarihin katmanlarına temas ile.. Şam'da yürümek tarihi bir nefeste içine çeker gibi.. Şam'da yürümek doğu ile batı arasında daima gergin bir ipin üzerinde düşmeden yürümeye çalışmak gibi Şam'da yürümek Dimeşkü'l-feyha: Güzel kokan (şehir) Dimeşk nitelemesine tezat burnunu kapatarak.. Şam'da yürümek orası sanki onca kutlu niyazın mübarek insanın sakini olduğu yer değilmişçesine kötülükle kuşatılmışların yüzlerine bakmadan gözlerini kapatarak ... Şam'da yürümek en kederli anınızda patlayıveren bir kahkaha gibi apansız bir şaka gibi.. Şam'da yürümek karşına deniz çıkıverecekmiş sanarak çölü bile bulamayarak.. Şam'da yürümek Yunus Baba'nın "cümle alem birdir bize" dizelerini mırıldanarak.. Şam'da yürümek Selahaddini ,Nureddini Sultan Baybars'ı Abdülmelik bir Mervani Yavuz Selim Sultanı Muallim-i sani Farabiyi Şeyhü'l-ekber İbni Arabiyi Takıyyüddin İbn Teymiyye'yi, Cevdet Said'i Ramazan el-Buti'yi Nureddin Itr'ı tefekkür ederek bir koluna Ali Şeriati'yi diğer koluna Nizar Kabbaniyi alarak Gassan Kenefaniyi rahmetle anarak.. Şam'da yürümek Emevilerin kurarken yıktıklarınıi Moğolların yıkarken kurduklarını ve Osmanlıların bulup sentezlediklerini görerek.. Eyyübilerin, Zenginlerin bu beldeye hizmetle şereflendiklerini bilerek.. Şam'da yürümek yoklukla varlık arasında.. Şam'da yürümek hakikatle muamma..
Edebiyatımızdaki sohbet geleneğinin bir tür devamı olarak, yazar, üstadının meclislerinde almış olduğu notları, okurlarıyla paylaşıyor. Modern zamanlarda yaşayan bir ârifin; bakış, görüş, duyuş ve anlayış biçimi, farklı kitaplarından tanıdığımız Ömer Faruk Dönmez’in kalemiyle, okuyucunun zihin dünyasına sunuluyor. Yitirdiğimiz hikmetin izinde yapılan bu esrarlı yolculuğun, muhatabın sadece zihninde değil, gönlünde de derin etkiler bırakacağını söylemek gerek. Kitap, 2014 yılında yayınlanan ilk eserin devamı mahiyetinde...