YAZAR : Sibel Eraslan KATEGORİ : DİN YAYINCI : Timaş Yayınları
Ben Aişe…Muhammed’in Aişe’siyim…Salat ve selam üzerine olsun…Karasevdalısıyım Resulullah’ın…Salat ve selam üzerine olsun… Ben Aişe…Gözleriyim geceyle gündüzün…Onlar ki birbiri ardından gelerek dizildiler sirete…Ben Aişe…Şahidiyim vahyin…Ta-Ha ve Yasin’in… Ben Aişe…Yoldaşıyım Son Resul’ün… O, babası Peygamberimizin (asm) en sadık dostu Hz. Ebubekir olan, Teymoğulları gibi seçkin bir ailenin en ince terbiyesiyle yetişmiş, çok küçük yaşlarından itibaren zekasıyla ışıl ışıl parlayan, Peygamberimizin (asm) "Seni kördüğüm gibi seviyorum” dediği annemiz; Hazreti Aişe. Büyük bir hadis rivayetçisi, Müslümanların öğretmeni, Efendimizin bazen sıkıntılı bazen neşeli zamanlarda "Konuş ey Hümeyra” diye seslendiği, meleklerin selam verdiği kadın… Sibel Eraslan bu kutlu kadını müminlerin annesi Hazreti Aişe’yi yazdı. Onun sonsuz bir bağlılık, feda ve aşk dolu hayatından tüten misk kokusunu hissedebilmek için…
YAZAR : Halide Nusret Zorlutuna KATEGORİ : EDEBİYAT YAYINCI : Timaş Yayınları
II. Meşrutiyet yıllarından başlayıp 1940’lara kadar uzanan uzun bir dönemin romanı. Daha önce ‘Yaralılar’ adıyla tefrika edilen romanın ilk baskısı ile sonraki baskıları, bu yayında mukayese edilerek Halide Nusret’in romancılığının ayrı bir cephesi ortaya konuldu. Roman, biri aşkın ve ihtirasın peşinden giden biri ise anneliği tercih eden iki kadın kahraman etrafında Türk toplumunun yaşadığı medeniyet değişimini çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor.
YAZAR : Halide Nusret Zorlutuna KATEGORİ : ÇOCUK YAYINCI : Timaş Yayınları
İdealist bir öğretmenin kitap gibi okuduğu öğrencilerini ve anılarını edebi bir dille anlattığı doyumsuz bir eser olan Benim Küçük Dostlarım aynı zamanda MEB’in tavsiye ettiği 100 Temel Eser’de yer almaktadır. Her çocuk, bence zevkle okumaya değer meraklı bir kitap; karşısında uzun uzun, hayran hayran düşünülecek bir bilinmeyenler âlemidir. Yirmi bir yıldan beri bu kitapları yaprak yaprak,satır satır okumaya ve anlamaya çalışıyorum. Fakat hala "Çocuk" adlı kitapla anlayamadığım, sökemediğim cümlelere rastladığım olur.Bu itirafımdan sonra, okuyucularım bu eserde, tecrübelerin belki haklı; fakat herhalde soğuk ve tatsız gururunu elbette aramayacaklardır. Hayır, sevgili okurlarım elinizdeki kitap, ağırbaşlı, psikolojik bir eser olmak iddiasında değildir. Buna bir "hikaye kitabı" da denilemez. Çünkü içinde bir damlacık hayal bulamayacaksınız. Ben bu kitapta sadece, gördüklerini ve duyduklarımı değil, hissettiklerimi sunuyorum. O kadar çok sevdiğim "Küçük Dostlarım"ı, daha doğrusu binlerce küçük dostumdan, rast gele birkaçını okurlarıma da tanıtmak istedim. Bir kırık dökük çizgi, bir avuç gölge.. Boyaların parıltılı dilinden yoksun, kara kalem bir çocuk portresi, bir küçük insan kişiliği! Ve çok defa bu kişiyi benim hafızamın köklerine altın çivilerle perçinlemiş olan bir küçük olay. İşte kitabımda bunları bulacaksınız... Basit şeyler ama, içlerinde hoşunuza gidenler, gözlerinize bir damla yaş, dudaklarınıza bir küçük gülümseme getirenler, hatta başınızın karanlık bir köşeciğine titrek bir mum alevi uzatanlar olacak sanıyorum. Şüphesiz bir meşale, kuvvetli bir elektrik lambası değil, ancak bir mum alevi... Fakat ne de olsa bir ışık...
YAZAR : H. Nail Canat KATEGORİ : ÇOCUK YAYINCI : Timaş Yayınları
Bir Avuç Ateş, inançlı bir ailenin, evin büyük oğlu Kenan’ın hırslarıyla olan büyük imtihanının hikâyesi. Bugün sana gelemiyorum. Çünkü yüreğim kanarken sana gelemem. Yüzüme bakınca, yüreğimi en iyi sen görürsün. Gözlerimden ıstırabımı en iyi sen okursun. Belki otuz yıl önce, bir bayram sabahı, annemin avuçlarına kapanıp ağladığım gibi ağlarım bugün... O zaman sen yıkılırsın. Hayır! Görme ağladığımı, duyma hıçkırıklarımı, ben ağlayacak bir köşe bulurum.
Osmancık, ailenin biricik çocuğudur. Kötü emellerine yenik düşmüş, gözlerini para hırsı bürümüş bir çete tarafından kaçırılır. Ailesi Osmancık’ın hayatından çok endişe etmektedir. Bir an evvel biricik yavrularına kavuşmak isterler ve bunun İçin ne gerekiyorsa yapmaya hazırdırlar. Fakat bunu yapmak o kadar kolay olacak mı? Masum ve korumasız bir çocuk olan Osmancık, onu çok seven ailesine kavuşabilecek mi? "Bir Küçük Osmancık Vardı" bir solukta okunacak heyecan dolu, duygu yüklü bir ilk gençlik romanı...
Peygamber Efendimizin eşi Hz Hatice hakkında yazılmış çok özel bir çalışma! Hz. Muhammed’i (sav) peygamberliğinden evvel tanıyıp seven ve O’na ilk iman eden, müminlerin annesi Hz. Hatice’nin hayatına farklı bir bakış… Sadakatin, sevginin, güvenin zirvesi bir kadın… Ölümüne dek vefayla bağlı olduğu ve kendisine vefayla bağlı olan Son Peygamber’in eşi… Müslüman kadınlar için bir örnek olan bu emsalsiz kadının hayatını, Sibel Eraslan, uzun bir araştırma döneminin ardından, şimdiye dek bilinen ve bilinmeyen tüm yönleriyle yazdı. Hz. Hatice’nin hayatına farklı bir pencereden bakmak isteyenleri, üslubu ve anlatımıyla kuşatacak bir kitap!
YAZAR : Kemal Karpat KATEGORİ : KÜLTÜR YAYINCI : Timaş Yayınları
Türkiye‘de sosyal bilimler denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Prof. Dr. Kemal Karpat‘ı değerli kılan yalnızca eserleri değil, belki de o eserleri de mümkün kılan hayat öyküsüdür. -Şahin Alpay- Karpat‘ın hem Batı hem Doğu kültürüne vakıf olmasının ve her iki dünyada da el üstünde tutulmasının ipuçları, kişisel tarihinde gizli. -Can Dündar- Bir zamanlar Doğu ile Batı‘nın sınırı kabul edilen Tuna‘nın güneyinde, Romanya‘nın küçük bir köyünde doğan Kemal H. Karpat, yaşam rotasını Batı, çalışma eksenini ise Doğu olarak belirledi. Önüne açılan doğal ve kolay yolları izlemedi; belki de tüm yaşamını derinden etkileyecek bir sezgiyle, önüne çıkan ‘dağı delmek‘ ve hiç yürünmemiş bir yolda yürümek istedi. Kendini geçmişle bugünkü politik süreçler arasındaki bağları araştırmaya, güncel olanı tarihin ışığı altında incelemeye adadı. Uzun bir ömrü kapsayan bu yoğun çaba, Romanya‘da azınlık, Türkiye‘de muhacir ve Amerika‘da göçmen olan genç bir entelektüeli, yaşayan en büyük tarihçilerden birine dönüştürdü. Yapıtları yirmiden fazla ülkede yayınlanan büyük bir Türk tarihçisine... Bu kitap, o tarihçinin 87 yıllık yaşamını, dünya çapında bir tarihçinin oluşum sürecini kendi ağzından anlatıyor.
YAZAR : Ayşe Şasa KATEGORİ : EDEBİYAT YAYINCI : Timaş Yayınları
Ayşe Şasa, bireysel ve toplumsal hastalığının kesiştiği noktada, İbn Arabi'yle tanıştığını söylüyor. Muhtemelen reddettiği bir dünyayla tanışınca huzura yaklaştığını hissetti; yaşadığı kavmin reddettiği kesimiyle temasa geldi... Kendisini anlatan Ayşa Şasa dostumuzdan bizim de öğreneceğimiz vardır. - İlber Ortaylı Esasen sinemacı olan Ayşe Şasa, denemelerinde görsel olan ile zihinsel olanı kendi gönül aydınlığında sentezleyerek ifade ediyor. Bu yaklaşım meselelere hem oldukça gerçekçi hem de metafizik açılımlar getiriyor. Yazıların etkisi samimiyetinde. Bu samimiyet yer yer müspet manada safiyete dönüşüyor. Bunca yıldır gögüs gerdiği hayatın ağır yüküne dayanmaktan oluşan bir temizlik, bir hayret. Günümüz entelektüel yaşamında az rastlanır bir meziyet. - Mustafa Kutlu Ayşe Şasa, bir ermişin hayatını anlatıyor ipek kanatlı sayfalarda.. "Bu az şey değil." - Hilmi Yavuz
YAZAR : Münevver Ayaşlı KATEGORİ : KÜLTÜR YAYINCI : Timaş Yayınları
"İstanbul, musikîsiyle, edebiyatıyla, güzel, sanatlarıyla, tasavvufu, güzel hayatı, leziz yemekleri, zarif insanları ve nükteleri ile bitip tükenmez... Fakat biz tükendik, üzüntüden, yeisten, ümitsizlikten tükendik... Zira ‘yıkıldı, yandı, ağaçlar kesildi, balık tükendi, çayırlar kurudu’ demekten yorulduk…” Münevver Ayaşlı, Dersaadet adlı eseriyle; bahçeleri, yüksek duvarları, konak-yalı mimarisi, sahil-sarayları ve hepsinden öte insanlarıyla eski İstanbul’un şimdi tarih sayfalarında kalan siluetini zamanımıza düşürüyor. Devraldığı Osmanlı kültürü ve estetiğiyle birlikte, sadece İstanbul masalını değil, tarih ve felsefesini de anlatıyor.
YAZAR : Meşa Selimoviç KATEGORİ : EDEBİYAT YAYINCI : Timaş Yayınları
Meşa Selimoviç, Derviş ve Ölüm'de mutlak dinî doğrular üzerine kurulu dünyasında yaşayan Mevlevî şeyhi Ahmed Nureddin'in, erkek kardeşinin suçsuz yere tutuklanıp idam edilmesinden sonra düştüğü derin karmaşayı resmediyor. Suç, ceza, adalet, din ve otorite kavramları çerçevesinde insanın ruh dünyasındaki çelişkileri, gelgitleri incelikle işliyor. 1967'de yayımlanan Derviş ve Ölüm, değişik dönemlerde birçok eleştirmenin övgüsünü kazanan, sinemaya uyarlanan, MEB'in tavsiye ettiği 100 Temel Eser listesinde yer alan, otuz dile çevrilmiş ve birçok önemli edebiyat ödülüne layık görülmüş bir başyapıt. "Modern(ist) edebiyatçıların benmerkezci hayalciliğin pençesinde kıvrandığı bir dönemde Selimoviç, dervişliğe, ölüme ve adalet(sizlik)e ilişkin bu ölümsüz eseri yazmıştır. […] Mahmut Kıratlı’nın enfes çevirisinden okuyacağınız eser, bu yönüyle, yani ahlaki olanla politik olan arasındaki çatışmayı eksene alması, geleneksel bilgeliğin modern zamanlarla karşılaşması, ‘öteki’nin ölümü üzerinden adaleti sorgulaması bakımından son derece değerli bir hikâyedir; çok önemli bir meseleyi önümüze getirir.” - Sadık Yalsızuçanlar